İnancım kesin. Olağanüstü bir durum olmazsa Recep Tayyip Erdoğan, geleneğini bozmayacak ve 2023 seçiminde de başkanlığı kazanacak. Üstelik bu inancımın “karşısına çıkacak aday yok, 6’lı masa çok karışık” falan gibi tespitlerle bir ilgisi de yok. Karşısına kim çıkarsa çıksın, hangi aday ne numara çekerse çeksin Tayyip Erdoğan, 2023’te görevine devam edecek yeterli oyu alacak.
İnancımın temel kaynağı şurası: Şişirilip duran Z kuşağı ile sosyal medyada oluşturulan havayı dışarıda bırakarak konuşacak olursak “derin millet” neyin ne olduğunu bir kez daha anlıyor ve en temelinden kavrıyor. Dünyanın mevcut halini, Türkiye’nin mevcut durumunu ve memleketin gelecek projeksiyonunu araştırma şirketlerinden de, medyacılardan da, siyasi analiz kasanlardan da daha yerli yerinde değerlendiriyor.
Millet, 2023’te de meseleye el koyacak ve her şey olması gerektiği gibi, olması gerektiği tonda ilerleyecek bana kalırsa. Bu yazıyı da seçime 9 ay kala yazıyor ve tarihe bırakıyorum ki seçim sonrasında oturup değerlendirebilelim.
Gelelim “sıkıcı tekrar” dediğim yere.
Daha önce çok yazıp çok söyledim, yine ve yüksek sesle “mahallenin delisi” olarak söyleyeceğim.
Bu millet, Tayyip Erdoğan’ın ne yapmak istediğini görüp anladığı gibi, bütün gücünü Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığı halde kendinde bir güç vehmedenlerin de ne yapmaya çabaladıklarını görüyor ve anlıyor.
Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin kurumsal kimliğinin, kendisine nasip olmuş makamın arkasına saklanarak kendi izzet ve ikbali için bin türlü takla atan isimlerin varlığı doğrusu bu ya, milleti epeyce yormuş durumda.
Geçenlerde bilgisine ve görgüsüne çok güvendiğim bir siyasi “artık Tayyip Erdoğan’ın bizi taşımasına izin vermememiz gerekiyor” dedi. Bunun ne anlama geldiğini sorduğumda aldığım cevap çok hakikatli bir cevaptı: “Bak, 2002’den bu yana Tayyip Erdoğan, kişisel karizmasıyla, siyasi dehasıyla, rutine inanan çalışma ahlakıyla bütün siyasi kadrosunu taşımış ve yükseltmiş bir lider. Bu aşamada bizim Tayyip Erdoğan’ın yükünü hafifletmemiz gerekirken ona yük olmaya devam etmemiz en basitinden haksızlık olur.”
Daha açık ifade edeyim. Sıradaki belediye başkanı kendisi olabilsin diye koca bir şehri “gerginlikten yapılma bir bombaya” dönüştüren iki siyasi aktörün varlığı Tayyip Erdoğan’a destek mi olur, yük mü?
“Ben kimin kardeşiyim sen biliyor musun?” diyerek halkı aşağılayan, kimsenin işini yapmayan, elini kıçına atıp resmi plakalı aracıyla gezmekten başka bir halt etmeyen bürokrat Tayyip Erdoğan’a destek mi olur yük mü?
Olmadık siyasi hırslar geliştirdiği için yerel medya besleyen, rakiplerine fitne ve karalama kampanyası yapmaktan çekinmeyen, teşkilat ahlakını, kardeşlik hukukunu yok sayan siyasilerin varlığı Tayyip Erdoğan’a yük mü olur destek mi?
Peki burada soru şu: AK Parti’nin bir insan kaynağı sorunu mu var?
Cevapsa şu: Hayır ve asla. Böyle söyleyip düşünenler sadece kötü, berbat bir yalana sığınıyorlar. Bu 21 yıllık siyasi geleneğin yetişmiş insan kaynağı konusunda Türkiye’nin en önemli odaklarından biri olduğunu düşünüyorum.
Sadece bazı eskimiş, yıpranmış isimlerin ve kendi ikballeri için olmadık taklalar atanların varlığının “bir sorun” olarak tanımlanması gerektiğini düşünüyorum.
Siyasette, evet, tecrübe çok kritik bir meseledir. Ancak zaman içerisinde oluşturduğu yıpranmışlık tecrübesinden fazla olan isimlerin oluşturduğu yorgunluk da her zaman dikkate alınmalıdır.
Bu aziz milletin Tayyip Erdoğan’a verdiği kredi muazzamdır. Bunu olmadık hamlelerle kendi çıkarlarına alet etmek isteyenlerin varlığına rağmen devam eden, süregiden bir kredidir bu.
Ve inanınız bana, bu sene o sene, bu satıh o satıhtır. 2023 seçimlerine giderken tüm kavgaları, tüm hırsları, tüm çıkar ve ikbal beklentilerini bir kenara bırakmaya yanaşmayacak herhangi biri varsa bunlardan kurtulmak için de muazzam bir fırsattır.
Kendi kişisel kavgasını bir kenara bırakamayan, memleketin geleceği için var gücüyle çabalamak dururken olmadık numaralara başvuran adamlarla alınacak mesafe yoktur.
İşte “mahallenin delisi” olarak söylemek istediğimi söyledim. Söyledim, çünkü iki gözümüzün çiçeği Türkiye’dir ve Türkiye’nin geleceği herkesten ve her odaktan daha önemlidir.
Bilmem anlatabiliyor muyum?