Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizin içerisinde bulunduğu ulusal ve uluslararası saldırı durumunu da göz önünde bulundurarak 'Milli Seferberlik' ilan etmiş ve tüm vatandaşlarından destek istemişti.
Bu seferberlik ilanının ardından şehrimdeki vatandaşların algısını, bürokraside ki hareketliliği, yerel yönetimlerin tutumunu ve Ak Parti Teşkilatlarındaki hareketliği gözlemlemek istedim.
Öncelikle vatandaşların olayı hemen hemen tam olarak algıladıklarını ve Cumhurbaşkanına tam sahip çıkarak, önlerine geleceği ilk sandığı merakla beklediklerine şahit oldum.
Vatandaşlar arasından söylemler daha da keskinleşmiş, terör ve teröristin her türlüsü ile sonuna kadar mücadele edeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı'na sahiplenme en üst seviyeye çıkmış durumda.
Bürokrasi de ise işler pek iç açıcı sayılmaz.
Milli Eğitim, TSK ve Emniyet teşkilatı yanı sıra Adalet Bakanlığı kanadında her türlü terör örgütüne karşı net adımlar atılmış olsa da, diğer alanlarda mücadele adeta en alt seviyede devam ediyor ve hatta engellenilmeye çalışılıyor bile diyebiliriz.
Çevre Şehircilik, Karayolları, TRT, Yerel yönetimler ve Orman Bölge müdürlüklerinde ihraç ve soruşturmalar ile ilgili temsili bir kaç isimden ileri gidilememeleri kafalarda soru işaretleri oluşturuyor.
Burada söylemim yanlış anlaşılmasın. Kimseyi FETÖ veya herhangi bir terör örgütü üyesi olmakla suçlamak değildir niyetimiz. Asıl maksadımız bürokratlarımıza 'Milli Seferberlik' ilanı ile ilgili bir hatırlatma yapmak ve konunun vehametine dikkat çekmektir.
Diyanette ise sanki hiç birşey olmamış gibi davranılıyor oluşu, şaşkınlığımızı daha da ileri götürüyor. 17- 25 Aralık darbe girişiminin ardından FETÖ'ye destek olmaya devam eden ve Bank Asya hesabındaki para ile tavrı kesinleşen bir ilçe müftüsünün göreve iadesi ve ardından tayin ile paçayı yırtma girişimine göz yumulması bile, bazı şeylerin ters gittiğinin göstergesi olmuştur.
Ve Yerel Yönetimler ve Teşkilatlar!
15 Temmuz süreci ardından tutulan nöbetlerde aktif rol oynayan yerel yönetimler ve teşkilatlar, nöbetlerin bitişi ardından adeta ortalardan kayboldular.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve birkaç STK'nın gerçekleştirdiği 15 Temmuz panellerinin haricinde adeta yaprak kıpırdamadı.
Bir kaç ilçe teşkilatı haricinde adeta uykuya dalındı ve kendi kabuklarına çekilindi. Neyse ki AK Parti Genel Merkezi olayın vehametini anlayıp yerine bir müdahale gerçekleştirdi.
Bu arada Erzurum Milletvekilleri'nin süreç ile ilgili tavrından bahsetmeden geçemeyeceğim.
İstisnasız tüm Erzurum Milet Vekilleri, takdir edilir bir performans ile mücadele verdiler ve hala daha bu yönde çaba sarf etmeye devam etmekteler. Genel faaliyet ve söyleşilerinin yanı sıra tüm özel söyleşilerde de buna bizzat şahit olan biri olarak, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız'ın yanında net bir duruş sergileyen Millet Vekillerimizi bu alanda tebrik etmek isterim.
Peki ya şimdi ne olacak!
Evet,
Cumhurbaşkanımızın 'Milli Seferberlik' çağrısının yere düşürülmeden bayraklaştırarak, tüm terör örgütleri ve düşmanlarımız ile tam yol mücadeleye girişmeliyiz.
Bu alanda en üst düzey bürokratımızdan, her bir vatandaşımıza varıncaya kadar bu mücadele içerisine çekebilmeli ve birlikte hareket edebilmeliyiz.
Bu sürecin bölgemizdeki yeni doğal yöneticisi tartışmasız, Ak Parti Genel Merkezi tarafından atanan Yeni Ak Parti Erzurum İl Başkanı Mehmet Emin Öz olacaktır.
Sayın İl Başkanımızın, bu mücadeleyi tavandan tabana yayabilmesinin yolları da bellidir.
Teşkilatları yanı sıra tüm Ak Parti Erzurum Milletvekilleri ve Yerel Yönetim Başkanlarına hakim, STK ve bürokrasi ile iç içe, vatandaşa sürekli dokunarak onların dertlerine çözüm arayan bir ekip oluşturabilmesi, işlerini ziyadesiyle kolaylaştıracaktır.
Her alan ile ilgili oluşturacağı danışma meclisleri ise tercihlerinin isabetli olmasının yolunu açacaktır.
Yönetimini oluşturuken yine 2002'den bu yana bu davaya aktif olarak hizmet etmiş, belki de binlerce kişi arasından tercih yapması ve bu yolda onların fikirlerine önem vermesi de mutlak bir karşılık bulacaktır.
Tüm bunların dışında 'Milli Seferberlik' algısını tam benimseyip, bu mücadele için peryodik toplantılar yapması başarısını taçlandıracaktır.
Bu süreç her birimizin bildiği gibi kolay olmayacak,
Ve bize de bu yolda mücadele edenlere destek olmak düşecektir...